Sayfa(474-485): | |||
Ba’zan bâtıl eline gelir; hak zannederek koynunda saklar. Hakîkatı kazarken, ihtiyarsız dalâlet başına düşer; hakîkat zannederek kafasına giydiriyor. 27— Birbirinden eşeff ve eltaf, kudretin çok âyineleri vardır; sudan havaya, havadan esîre, esîrden âlem-i misale, âlem-i misalden âlem-i ervaha, hatta zamana, fikre tenevvü’ ediyor. Hava âyinesinde bir kelime milyonlar kelimat olur. Kalem-i kudret, şu sırr-ı tenasülü pek acib istinsah ediyor. İn’ikas, ya hüviyeti veya hüviyetle mâhiyeti tutar. Kesifin timsalleri birer meyyit-i müteharriktir. Bir rûh-u nurânînin kendi âyinelerinde olan timsalleri, birer hayy-ı murtabıttır; aynı olmasa da, gayrı da değildir. 28— Şems hareket-i mihveriyesiyle silkinse, meyveleri düşmez; silkinmezse, yemişleri olan seyyarat düşüp dağılacaktır. 29— Nur-u fikir, ziyayı kalb ile ışıklanıp mezcolmazsa, zulmettir, zulüm fışkırır. Gözün muzlim nehar-ı ebyazı, muzii (Hâşiye) leyle-i süveyda ile mezcolmazsa basarsız olduğu gibi, fikret-i beyzada süveyda-i kalb bulunmazsa, basiretsizdir. 30— İlimde iz’an-ı kalb olmazsa, cehildir. İltizam başka, i’tikâd başkadır. 31— Bâtıl şeyleri iyice tasvir, sâfi zihinleri idlâldir. 32— Âlim-i mürşid, koyun olmalı; kuş olmamalı. Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir. 33— Bir şey’in vücûdu, bütün eczasının vücûduna vâbestedir. Ademi ise, bir cüz’ünün ademiyle olduğundan; zaîf adam, iktidarını göstermek için tahrib tarafdarı oluyor, müsbet yerine menfîce hareket ediyor. 34— Desâtir-i hikmet, nevâmis-i hükûmetle; kavânin-i hak, revâbıt-ı kuvvetle imtizac etmezse cumhur-u avamda müsmir olamaz. 35— Zulüm, başına adâlet külâhını geçirmiş; hıyanet, hamiyet libasını giymiş; cihada bağy ismi takılmış, esarete hürriyet nâmı verilmiş. Ezdâd, sûretlerini mübâdele etmişler. 36— Menfaat üzerine dönen siyaset, canavardır. 37— Aç canavara karşı tahabbüb; merhametini değil, iştihasını açar.Hem de diş ve tırnağının kirasını da ister. ----------------------------- Kelimenin manası için üzerini çift tıklayınız. | |||